30 Nisan 2007 Pazartesi

28 Nisan 2007 İlk damga



Bu sabah erken kalktım. Haftalardan beri geçe geç saatlere kadar çalışıyorum. 2007 rehberinin bitmesi gerekiyor. Bütün işlerim son güne kalıyor. İşlerin gecikmesi stres oranınıda artırıyor.





Bugün ilk tam gün yürüyüş yapıp ilk resmi yürüyüş damgasını alacağım. Fransada başlayacak olan kesintisiz yürüyüşüm 5 mayısta başlayacak olmasına rağmen.





Sabah yorgun ama huzurluyum. Canım tost istiyor. Tost ve meyve suyundan sonra yola koyuluyorum. İlk 11 km'lik etap başlıyor. Zandvoort - Haarlem. Haarlem Hagestraat'ta bulunan Sint Jan Godshuis ilk durağım. 1437 yılında bayan Jan Bette Heinricxzoon tarafından fakirler için kurulan bu Aziz Yakup Allah'ın evi isimli binalar. Kurulduğu yıllarda Katolik hacıların uğrak yeri olmuştur. Hacılarla birlikte aynı zamanda Haçlı seferlerine katılanlarında dinlendikleri bir yer olmuştur. Hacılar ve askerler burada istirahat edip yollarına devam etmişler. 18. yüzyılda bina yetimhane olarak işlevine devam edip daha sonralarında yaşlılar ve kimsesizler evi olarak işlev görmüş. 1960'larda yeni modern düşünce tarzının etkisi ve artık günün ihtiyaçlarına yetmediği düşüncesiyle Haarlem, Heemstede sınırında yeni bir bina yapılmıştır.


Bina Kilise tarafından yıkılmak istendiysede tarihi eser olması sebebiyle yıkılamamıştır.


1972 yılında bina 4 aile tarafından alınaran Rosenstock Huessy evi olarak isim değiştirmiştir.


Binada bu aileler tarafından binlerce fakir kişiye yardım edilmiştir. Binanın yönetimini kurulan vakıf adına halen daha Wim Leenman yapmaktadır. 36 yıldan beri bu binada oturan bay Leenman aynı zamanda Haarlem'de başlangıç damgasını veren kişi.





Bay Leenman geçmişte rahip olmasına rağmen şimdilerde kendini Hümanist olarak tanımlıyor. Bilge bir kişiliğe sahip olan Leenman gelenin hemen rahat olmasını sağlayan ve kendi evindeymiş gibi hissettiren biri. Burasıda aynı zamanda bir huzur yayıyor. Hizmet veren ve yardım eden kurumlara özgür bir huzur var burada.



Wim Leenman binanın ve Rosenstock Hüessy evi tarihini anlatırken MTNL televizyonundan çekimler için ekip geldi. Konuşmamız normal süreçten çıktığından Santiago dünüşünde yeniden buluşup felsefi konularda konuşmaya karar verdik.

Binanın içinde bulunan küçük şapelde İsa ve Meryem ana heykellerinin önünde ilk resmi damgayı aldıktan sonra yeniden yola koyuldum. Bu sefer MTNL televizyonundan Özgür hanım ve çekim ekibi eşliğinde. Eve dönüş 11 kilometresi gidişten daha zor oldu. Hava sıcak. Özgür hanımın soruları zor.

Çoğu nedenini kendiminde düşünmediği sorular. Neden Katolik haç yürüyüşü? Katolikler bu olaya nasıl bakıyorlar? Müslümanlar nasıl bakıyorlar? Tebrik edenler varmı? Olumsuz bakanlar varmı?
O anda cevaplar veriyorum ama doğrumu bilmiyorum. Çünkü bende o ana kadar düşünmemiştim.
Ben kendimle baş başa kalacağımdan mutlu olacağımı tahmin ediyorum. Gerisini bilemiyorum. Yolculuğun bana yeni yolculukların kapısını açacağını biliyorum. Bugünkü tanışmada yeni hayat yolculuğunun getirisi.
Şu ana kadar bilmediğim şeyleri öğreniyorum. 35 yıldır oturduğum yöreyi öğreniyorum.
hayat boyu birlikte yaşadığımı farzettiğim insanları tanımadığımı anlıyorum. Ben Hollanda'yı, Hollandalıları ve Hristiyanları tanımıyormuşum.

Yürüyüş benim hayatıma yeni bir pencere açıyor. Bizdede Hacca gidenlerin eğer mümkünse yürüyerek gitmelerini tavsiye ederim. Yürümek başlıca bir meditasyon aracı. Hem kolay hemde hiçbir aracı kuruma ihtiyaç olmadan yapılabilen bir meditasyon. Hiç bir öncünü peşinde gitmene gerek yok. Hiç bir Hintli ile arkadaş olmanda gerekmiyor.

MTNL ekibi yürüyüşü 5-6 km takip ettikten sonra vedalaşıp ayrılıyoruz. Özgür hanım ve ekibine bana bu ilk uzun yürüyüşte eşlik ettikleri için teşekkür ederim.

Yürüyüşün güzelliği daha başlamadan geliyor. Bakalım gelecek haftalar neler getirecek.

18 Nisan 2007 Çarşamba

17 Nisan 2007 salı günü


Dün ve bugün yürüme imkanı olmadı. Bugün öğleden sonra Agis Sağlık sigortaı şirketinin Amersfoort'ta olan genel merkezinde Brunchlu bir küçük basın toplantısı yaptık. Değerli basınımızdan Anadolu Ajansı Hollanda temsilcisi Yusuf Bakırcı, Zaman Hollanda muhabirlerinden Basri Doğan ve Kuzeyyıldızı dergisi genel yayın yönetmeni Yılmaz Kayhan basın toplantısına katıldılar.


Agis Türkiye genel müdürü hayrısever insan Savaş Avcı hem Mevlana yürüyüşü ile bilgi hemde Agis Sağlık sigortasının Türkiye faaliyetleri hakkında geniş bilgiler verdiler.
Agis sağlık sigortası Türkiye hizmet yelpazesini değişik alanlar artırıyor. Hastane hizmetlerinden eczane ve ilaç hizmetine kadar herşey mevcut.
Agis sağlık sigortası Amasya İşitme özürlü okulunda okuyan çocuklara işitme cihazı yardımının yanısıra edğişik maddi yardımlarında yapılacağını açıkladı.
Savaş Avcı 6 Haziranda Santiago de Compostelaya gelip destek vereceği sözünü verdi. Agis Hollanda müşteri temsilcisi Dilaver Çeçende 5 Mayısta gidişte destek verecek.
Sponsorluk yapan Agis sigorta şirketine ve duyuruları yapan basından arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Toplantıda olamayan ama her zaman yanımızda olan Dünya gazetesi Benelüks genel yayın koordinatörü İlhan abiyede pozitif enerjisi ve yardımları için çok teşekkür ediyorum.
Bugün İstanbuldayım. Yine deneme yapamayacağım. Günler çok yoğun ama yarın yürüyeceğim.
Yoksa yol zor geçer...

16 Nisan 2007 Pazartesi

15 Nisan pazar


Bugün yılın ilk yaz yünü 25-28 derece sıcaklık var.

Sabah erken kalktım. Yılın ilk plaj gününde baldız ev taşıyor. Sıcakta ev taşıyoruz. Hayret ediyorum. 2 yıllık evlilikte insan bu kadar eşyayı nasıl biriktirir. Eskiler eski değil. Yeniyle eski arasındaki fark çok az. Eve gidince bende bakacam acaba bizdede öylemi. Mutlaka öyledir.

Düşünmeden alışveriş yaptığımızdan. İhtiyaçlarımız bizi artık yönlendirmiyor. Reklam ve çevremiz bizi tamamen yeni şeyler almaya veya yenilikleri denemeye zorluyor.

Ufak tefek sakarlıklar dışında bir kaza olmadan evi taşıyoruz. Saat 15.00 da duş alıp 25 km'lik bisiklet turuma başlıyorum. Bugün Bollenstreek olarak adlandırılan Hollandanın çiçek bahçelerinin olduğu bölge bizim köyün yanı başı sayılır. Güney doğu istikametine doğru 9-10 km. Haarlem ve bu bölge 1610 - 1637 yılları arasında Cornelius van Baerle Siyah Lalenin peşinde büyük maceralar yaşamışlardır. Siyah Lale bu bölgede bir efsane olarak halen daha devam etmektedir. Bugüne kadar siyah lale üreten birisi olmadı. Siyaha yakın lale üretenler var.

Bu dönem aynı zamanda Lale üzerine spekülasyonların çok olduğu bir dönem. Lale fiyatlarının tek bir lale için o dönem ev fiyatına denk gelebildiği bir dönem.

Vogelenzang eski günlerin asaleti ile gelenlere hoş geldin diyor. Vogelenzang aynı zamanda Tımarhanesi ilede meşhur. Bizde nasıl Bakırköye yollarlarsa buradada Vogelenzanga yollanıyorsun.

Ruhsal dinlenimin için çok elverişli olan bu yer aynı zamanda Lale devrinde önemli yer almıştır.

Yolculuk Bennebroek, Hillegom ve de Zilk olarak devam ediyor. Bu bölgenin en güzel ziyaret edileceği ay Nisan ayı. Diğer aylar bu kadar renkli değil. Ziyaret edecekseniz acele edin. 2 hafta vaktiniz kaldı.

Bennebroek aynı zamanda çocuklu aileler içinde çok uygun. Köyün içinde Avrupanın en büyük çocuk oyun parkı var. 12 yaşına kadar çocuklar için çok mükemmel bir yer.

Dönüş yolu bisiklet için çok güzel. Arabaları ile kuyruk oluşturmuş insanları görüyorum. 7 km yolu en az 2 saatte alırlar.

Hava sıcak olunca Zandvoort'a arabayla gelmemek gerekir. Tren veya bisiklet en güzel olanı.

14 Nisan 2007 Akşam yürüyüşü


Bugün rehberin çalışmaları yine son hızla devam etti. Georgios, yunanlı tasarımcımız, akşam geç vakte kadar bizleri çalıştırdı. Bugün havada aksine çok güzel hiçte çalışılacak hava değil.


Akşam standartlaşmış olan Bloemendaal aan Zee, 7,2 km'lik yürüyüş için evden çıktım. Sokaklar hareketli. Bahar bereketi.


Sahilde Bloemendaal'dan gelip istasyona gidenler çok. Yürüyüşlerimden son yıllarda Hollandalı Türklerinde akşamları sahile daha geldiklerini sevinerek gördüm.


Her akşam mutlaka bir kaç kişiye denk geliyorum. Akşam üstüne hafif bir battaniye gibi güzel sıcak bir duygu veriyor. Üstü açık arabalar, camları açık arabalar ve arabalardan yükselen her çeşit müzik. Cıstak cıstak her arabandan ayrı bir çümbüş.

Amsterdam'dan Türkler denize karşı biraları açmışlar. Ferdi Tayfur çalıyor. Hollandalılar anlamadan bakıp geçiyorlar.

500 metre sonra bakıyorum, Bloemendaal aan Zee'de Republiek restoranın açılışı var. Sahilde kurulan restoranların popüler olanlarından olan Republiek genç ve genç kalanları lounge bar ve koltuklarda kucaklıyor. Bloemendaal aan Zee'ye gelirseniz mutlaka Bloomingdale restoranla birlikte burayada uğramayı ihmal etmeyin. Akşam vakti büyük bir zevkle güneşin batışını izlersiniz.


Dönüş yolunda Müslüm baba çalıyordu.

14 Nisan 2007 Cumartesi

Omnia mea, mecum porto. - Cicero


Omnia mea, mecum porto. - Cicero All that is mine, I carry with me.


Ancak taşıyabildiklerin senindir. Filosof ve devlet adamı Cicero milattan önce bu cümleyi söylemiştir. Bizde de Kefenin cebi yok şeklindede söylenen bu sözler hayatın kısalığını ve hayat mücadelesinin anlamı kadar anlamsızlığınıda ifade eder.


Yürüdükçe ve yolun uzun olunca yanına alacaklarını düşünüyorsun. Yolda nelere ihtiyacın olacağının hesabını yapıyorsun.


Liste ilk önce uzuyor. Alışkanlıklarımız yürüme üzerine olmadığından araba kilometreleri ile düşünüp valizleri hazırlıyorsun.


Sonra sırt çantanı alıp sırtında okkalıyorsun. Hmm... Ben neymişim, bunları haydi haydi taşırım diyorsun. Gönlümüz halen onsekizinde.


Sırt çantanı sırtına vurup deneme yürüyüşleri yapıyorsun. İlk kilometreler hoş geçsede ağırlık omuzlarına çökmeye başlıyor. Yolda düşünmeye başlıyorsun. İlk aklından geçenlerin yarısına bile gelmemişsin, sırt çantana girmesi gereken daha binlerce eşya var.


Yolda nelere ihtiyacın olduğunu düşünüyorsun. Sırtının ağrısı aklına geliyor. Düşündüklerinin yarısını düşüncelerinden ve listenden siliyorsun. Rahatlıyorsun.


Uzun yıllar çamaşırların nasıl temizlenir pek düşünmemişsin, bir anda kaç adet külot götürmen gerekir, ne kadar ağırlık yapar onları düşünmeye başlıyorsun.


35 külottan 4 külota düşüyorsun. Yolda yıkarsın. Nasıl yıkayacağının planlarını yapıyorsun. sabunun gramını ölçüyorsun.


Atletlerin hesabını yapıyorsun. Havlunun gramını ölçüp en hafifini alıyorsun. Arada 350 gram farkediyor. Rahatlıyorsun.


Sonuçta hayatının vazgeçilmezleri 4 külot, 4 çorap, 2 t-shirt, diş fırçası, dişmacunu, yara bandı olmaya başlıyor. Büyük ekran LCD televizyon artık önemli değil. Bu hayatta ve bu yürüyüşte yoklar.


Yanında seni sevenlerin sevgilerini taşıyabileceğinin farkına varıyorsun. Yürüdükçe sevdiklerini neden sevdiğini anlıyorsun.


Geçmişte seni sevenleri ve sevdiklerini yolda bir kere daha seviyorsun. Çünkü sevgiyi taşıyabiliyorsun.


Taşımaktan yorulmadığın bu sevgi yükü aynı zamanda sırtında taşığın yüküde hafifletiyor.


Sizde bugün evinizden çıkmadan sırt çantanıza bakınız. Taşıdıklarınız taşımaya değermi?

12 Nisan 2007 Perşembe

Perşembe akşam yürüyüşü


Bu akşam kızımı futbol antremanından alıp Mc Donald'da yemek yedik. Senede 2-3 defa buna izin verildiğinden çok mutluydu. Ismarladıklarımızın hepsini yedi. Futbol antremanları çocukların iştahını açıyor. Bende onunla birlikte farkına varmadan karnımı doyurdum.


Yemekten sonra süpermarketten kiloluk çikolatalı dondurma aldık, evde keyif yapmak için. Eve geldiğimizde onun uyku saati gelmişti. Duş, diş fırçalama ve yatak güreşinden sonra kızım kitabını okuyup duasını ettikten sonra uyudu.


Bende yürüyüş için eşortmanı giydikten sonra yola koyuldum. Hava kararmaya başlamıştı ama bu akşam Bloemendaal aan Zee'ye standart olan 7,2 km'lik yürüyüş için yola çıktım. 2 günden beri sağ ayakkabı ayağımın iç tarafını acıtıyor. Belirli bir neden bulamadım. Bu akşam yola çıkmadan ayaklarımı Gehwohl ayak kremi ile kremlediğimden daha az rahatsızlık hissettim.


Ayakkabıların bağcıkları devamlı çözülüyor. Gelecek günlerde bir çözüm bulmam gerekecek. Önemsiz ve zararsız bir şey ama vakit kaybı olduğundan irrite ediyor.


Bu akşam deniz çok sakin çarşaf gibi serilmiş. Sahilde ve bulvarda epey akşam yürüyüşüne çıkmış olanlar var.


Yanlız bir karides teknesi sahile yakın taraflarda ışıklarını açmış denizin dibini tarıyor. Blomendaal aan Zee yaza tam gaz hazırlıklar içinde Piramit restoran ve deniz kenarındaki Bloomingdale restoranlar tıklım tıklım dolu. Köşedeki motorcuların park yeri her boyda ve hacimde rengarenk motorlarla dolmuş yine.


Geri dönüş yolunda motorcuların deniz dönüşünde Zeeweg üzerinde epey hız yaptıkları aklıma geldi. Yol motorcular için çok cazip virajlara sahip. Direksiyon hakimiyetin iyiyse hayatının en güzel 10 dakikasını geçirebileceğin bir yol. Motor kullandığım yıllardan bilirim. Motorcuların kazasız belasız eve dönemleri için dua ettim.


Eski motorculuk günlerin hayaliyle farkına varmadan eve gelmişim. Mucize eseri ayaklarımla ağrımadı gibi. Yoksa eski günlerin hayalimi yaradı..

11 Nisan 2007 Çarşamba

Mgr. dr. J.M. Punt Bisschop van Haarlem Görüşme






10 Nisan 2007 Çarşamba günü saat 12.00de Haarlem piskoposu Mgr. dr. J.M. Punt ile Santiago yürüyüşü ile ilgili görüşmemiz oldu.




Kendisi bir müslüman Türkün bu yürüyüşü yapmasından duyduğu memnuniyeti belirtti. Uzun yıllardan beri kendisinin Hollanda'da Yerel Hristiyan halkla Müslüman Türk halkının kaynaşması ve huzur ve barış içinde yaşamaları için gayretlerini anlattı. Aziz Yakup'un tarihini ve bu azizin İspanyollar tarafından amaç dışı kullanıldığı anlattı.




Mgr. Punt hayırlı yolculuk için dua ettikten sonra 3 hafta sonra Türk kamuoyuna açıklamak üzere bildiri verdi.




Mgr. bu yolculuğun tüm inananlara faydalı olmasını diledi. Bu yürüyüş ile birlikte yapılacak olan 2 hayır işi içinde cemaat tarafindan destek vereceğini sözünü verdi.




Türkiyede İşitme özürlü çocuklara 50 adet işitme cihazı. Bu cihazlar Agis sağlık sigortası sponsorluğunda karşılanacaktır.




Türkiyede Şizofren çocuklarımız için kurulacak olan bir rehabilitasyom merkezine kilometre başı bir para toplanacak. Her kilometre için 100 euro bedelinde bir sponsorluk bedeli alınacaktır. Mgr. Punt 1kilometre satın alarak başlangış startı verdi. Yakında şizofrenler derneği tarafından açılacak olan banla hesap numarasına havale yapılacaktır.










1559 Haarlem Piskoposluğunun kuruluşu. İlk Piskopos Nicolaas van Nieuwland.


1566 Heykel yıkımları. Bu yıllarda Haarlem kiliselerinde bulunan heykel ve resimler yerel yönetimlerce yıkılıp alçılar arkasına saklanmıştır.


1568 Kral 2. Philip'e karşı ayaklanma. Alkmaar kentinde yükselen slogan Katolik olmakdansa Türk oluruz. Bu ayaklanmalar Yüzbaşı Dirk Snoey (Sonoy) van Kalkar, luitenant van Willem van Oranje tarafından kanlı bir şekilde bastırılıyor.


1572 5 şehitler. Bu yıl Sonoy tarafından beş kardeş şehit ediliyor. (Kilise tarihindeki beyanat)


1578 Amsterdam şehri yönetim olarak Katolik kilisesini benimsiyorlar.


1568-1795 Katolikler dini inançlarını gizli saklı yapmak zorundalar. Kilise ve katolik inancına sahip olan kişiler yerel yönetimlere haraç ödemek zorundalar. Katolikler vatandaş olarak kabul edilmiyorlar.


1798 Bataafse republiek (Bataafse Cumhuriyeti) 1795 yılında cumhuriyetin kurulmasıyla birlikte Katoliklere anayasal haklar veriliyor ve daha önce kısıtlanan haklarda yeniden iade ediliyor. Daha sonra 1806 da Oranj Monarşisinin yeniden kurulmasıyla verilen hakların büyük bölümü yeniden kısıtlanıyor.


1853 Haarlem yeniden Piskoposluk haklarına sahip oluyor. Yeni dönemim ilk, başlangıçtan itibaren 3. piskopos mgr. F.J. van Vree oluyor.


1898 Sint Bavo katedrali kullanıma açılıyor. Avrupada yapılan son büyük kadetrallerden biri olan kadetral o dönem şehir dışında kalıyor. Piskoposun residanzıda Nieuwe Gracht'ta ve o dönem şehir sınırları dışında kalıyor.



1850 - 1950 yılları arasında Haarlem piskoposluğuna bağlı bölgelerden binlerce kişi misyonerlik faaliyetleri için dünya genelinde çalışmalar yapıyorlar.




9 Nisan 2007 Pazartesi

Bisiklet turu 35 km

Bugün yürüyüş yapmadım ama 35 km'lik bisiklet turu yaptım. Arka arkaya olan aktiviteler benim gibi normalde ancak arabaya kadar yürüyen insanlar için yorucu oluyor.

35 km mola vermeden olmaz tabii. İlk önce Heemstede üzerinden Cruquius kasabasına gittik. Paskalya tatilinin 2. günü genelde her yer kapalı olur ama mobilyacılar ve büyük alışveriş merkezleri açık oluyor. Bizde Cruquiusde olan spor mağazasından sırt çantası almak için yola koyulduk.

Cruquius 1849 ve 1852 yılları arasında bugünkü Amsterdam Schiphol havalanının bulunduğu bölgenin denizden kazanılarak işlenebilir arazi haline gelmesinde büyük rol oynamış 3 su değirmeninden en önemlisi. Burada dünyanın en büyük buharlı makinası bulunmaktadır. Buharlı makinanın her pompa devir daiminden 65000 litre suyu pompaladığı bilimektedir. 1934 yılında diğer iki pompanın modernleşmesiyle ıstakaya çıkan Cruquius pompası bu tarihten itibaren müze olarak kullanılmaktadır. Hollandanın su ile mücadelesinin anlatıldığı yerlerden biri olarak ziyaret edilmeye değer yerler arasında yer almaktadır.

Dönüş yolunda kızkardeşimde çay molası verdik.

Sonra yolumuz Haarlem Sint Bavo kadetralinin yanından Bloemendaal ve deniz kenarı olarak devam etti. Bloemendaal aan Zee'de kendimizi mükafatlandırdık. Dondurma çok güzel geldi. Havada soğumaya başladığından fazla beklemeden eve doğru hızlandık. Akşam serin olacak gibi.

8 Nisan 2007 Pazar

Great Atlantic Wall


Bugün sırt çantasıyla 15 km yürüdüm. sabah saat 10 da yürümeye başladım. Güney bulvarından sonra doğu istikametine yürüdüm.
Yürürken özellikle patika yolları takip ettim. Patikalar hem düz değil hemde kumlu olduğundan yollarda önüme çıkacak şartlara daha hazırlıklı olmamı sağlayacak.

Güneyde Noorwıjkerhout'a giden bisiklet yolu üzerinde ve doğuda bugünkü güzergah üzerinde Büyük Atlantik duvarını kalıntıları var.

Nazi Almanyası tarafından ikinci dünya savaşı yıllarında denizden gelecek saldırılara karşi yapılmış olan bu duvar kuzeyde Norveçte başlayıp güneyde İspanyanın kuzeyinde biten sahile paralel olarak giden çelikle kuvvetlendirilmiş betondandır. Müttefik güçlerin olası deniz saldırılarına karşı yapılmış olan bu duvar savaş sonrası yıkılmasına rağmen büyük bölümleri halen daha durmaktadır. Zandvoort'ta kalan sığınaklar bizim ve hemen her zaman köy çocuklarının oyun alanı olmuştur. Bizim çocukluğumuzda savaştan kalan mermi bulduğumuz olurdu. Bazı köylüler zaman zaman ağır silah, mayın vs. bulduklarını gazetelerden okurduk. Sahilin büyük bölümleri o dönemde mayın tarlaları ile döşenmiş olduğundan savaştan sonraki yıllardada hayatını kaybedenler olmuş. Son olarak 2 yıl önce deniz kenarındaki en eski sabit restoranlardan Riche restoranın önü 6 ay kadar kapalı kalarak mayın ve askeri mühimmattan temizlendi.

Zandvoort o dönemlerde halen daha balıkçı köyü. Almanlarla işbirliği yapan yerel halk ve yerel esnaf savaşı sorunsuz ve hatta karlı geçirmiştir. Hollandanın heryerinde olduğu gibi buradanda yerleşik yahudiler yerel halk tarafından Nazilere gammazlanıp konsantrasyon kamplarına gönderilip imha edilmiştir. Zandvoort Hollanda NSB oranının en yüksek olduğu yerleşim birimi. NSB Nazi sempatizanı kişileri.

Büyük Atlantik duvarı köyümüz sınırlarına kuzeyden şu anda hobi bahçeleri ve Atlı kulubün olduğu yerden itibaren doğudan sararak güney bulvarın başladığı yerden itibarende denize paralel olarak güneye doğru uzanmaktadır.

Yürüyüş boyunca sırt çantası zaman uzadıkça ağırlaşmaya başladı. zannedersem çanta hafif sola çektiğinden sol omuzum biraz daha yanık gibi geldi. Balans ayarı gerekiyor sırt çantasına.

Fotoğraf makinasının hafızasını evde unutmuşum. Çektiğim fotoğraflar çekemeğim fotoğraflar oluverdi.
Yarın bugün öğlen yaptığım gibi bisikletle dolaşacağım.

7 Nisan 2007 Cumartesi

Cuma ve Cumartesi gece yürüyüşleri

Paskalya öncesi heryerde muammalı bir çalışma var. Bu yıl paskalya alışverişi noel alışverişine yetişmiş. Noelde olduğu gibi paskalyadada Hollandalılar neden bu dini günleri kutladıkları konusunda bir fikirleri yok. Ama ticari olarak iyi kullanıldığından dükkanlar ve işyerleri iyi iş yapıyorlar.

Paskalya araba yarışları vesilesiyle köy epey kalabalık. Tüm otel ve pansiyonlar dolu. Köy esnafının yüzü gülüyor. Bu akşam yine dün akşam olduğu gibi güney sahilinden yürüyeceğim. Tren istasyonunun önünden Zandvoort'un ilk 5 yıldızlı oteli önünden sahile ineceğim. Otel Formula 1 yarışlarının köyümüzde olmaya başladığı yıllarda yapıldı. Formula 1 pistte olan yanlış eğilimlerden kaynaklanan ölümlü kazalardan sonra köyümüzden ayrılınca otelde 5 yıldızdan 4 yıldıza düştü. Eski günlerin şaşaalı havası kalmadı.

Otelin arka tarafındaki merdivenlerden çıkarak köyümüzün simgelerinde biri olan denize bakan yaşlı adam heykelinin yanından sahile Mango restoran tarafından inmeye başladım.
Mango restoranda her yıl olduğu gibi bu yılda Küba bayrakları göndere çekilmiş. Bayraklar denize doğru dalgalanarak sanki okyanusun öbür ucunda olan Castroya selam gönderiyorlar.

Denize yakın yerde iki sevgili el ele denize bakıyorlar. Yakamozlar sekiyor. Bu gece paskalyadan olsa gerek Amsterdam limanına gemi dizileri daha az. Güney istikametinde sahilde kimse yok ıssız. Restoranların ışıkları vursada sahikde yanlızlık insanı ürpertiyor. Hayatımızda pekde sessiz anların olmadığının farkına varıyorum. Sessizlik günümüz çağı insanına göre değil zannedersem. Hayatımızda her zaman bir arka plan sesinin olmasını arzu ediyoruz.

Evde, arabada çalan radyo gibi. Eve gelince hemen açılan televizyon gibi. Alışkanlıklar işte.
Deniz kabukları ayaklarımın altında gıcırdarken gölgemde bana eşlik ediyor.
Hava bulutsuz ve gökyüzü bol yıldızlı. Yarın hava iyi olacak zannedersem.
Kumda ve deniz kabuklarının üstünde yürümek huzur verici olduğu kadarda yorucu. 3-4 kilometrelik yürüyüşten sonra sahil güvenlik binası ve sörf okulunun yanından yeniden bulvara çıkıyorum.

Cumartesi ve paskalya. Bulvarda hemen farkına varıyorsun. Bulvar son günlerin aksine kalabalık. Yaz kalabalığı olmasa bile çok güzel.

Yürümede hep ayakkabının çok önemli olduğunu düşünürdüm, ama çoraplar ayakkabılaar kadar önemli. Bence dahada doğrusu çoraplar ayakkabılardan önemli. İyi b,r çorapla kötü bir ayakkabının ayıbını örtebilirsin. Kötü bir çorap iyi bir ayakkabıyı bile kötü hale getirir. Pahalı olmasına rağmen yürüyecekseniz çoraba yatırım yapın.

Denemeler iyi gidiyor. Benimle alıştırma yürümelerine gelmek isteyen arkadaşlar var. Onların deneyimlerinide daha sonra aktaracağım.

5 Nisan 2007 Perşembe

Gece deneme yürüyüşlerine devam

Normal insanların yürüdüğü normal saatlerde vaktin olmayınca böyle gece alıştırmaları yaparmışım diyen arkadaşlar var. Haklılarda.

Ben olsam daha fazlasını söylerdim gibime geliyor.

Bu defada gece oldu. hafta sonu itibarıyla gündüz denemelerine dönerim.

Bu hafta sonu sırt çantası ve komple yükle tam gün deneme yapacağım. Pazar günü 1.paskalya.
Havada güzel olacak. Pazarteside tatil.

Kas ağrısı olsada sorun olmaz. Şu anda kısa metrajlı deneme yürüyüşlerinde sorun yok.

4 Nisan 2007 Çarşamba

Yürüyüş güzergahı

5 Mayıs 2007 de başlayacak olan yürüyüş aşağıdaki güzergah üzerinden Santiago de Compostelya'ya ulaşacak.

This camino day-by-day

Starting in Saint Jean Pied de Port
30 days to Santiago - Saint Jean Pied de Port
29 days to Santiago – Roncesvalles
28 days to Santiago – Larrasoaña
27 days to Santiago – Pamplona
26 days to Santiago – Puente La Reina
25 days to Santiago – Estella
24 days to Santiago – Los Arcos
23 days to Santiago – Logroño
22 days to Santiago – Nájera
21 days to Santiago – Santo Domingo de la Calzada
20 days to Santiago – Belorado
19 days to Santiago – San Juan de Ortega
18 days to Santiago – Burgos
17 days to Santiago – Hontanas
16 days to Santiago – Frómista
15 days to Santiago – Carrión de los Condes
14 days to Santiago – Terradillos de Templarios
13 days to Santiago – El Burgo Ranero
12 days to Santiago – León
11 days to Santiago – Villadangos de Páramo
10 days to Santiago – Astorga
9 days to Santiago – Rabanal del Camino
8 days to Santiago – Ponferrada
7 days to Santiago – Villafranca del Bierzo
6 days to Santiago – O Cebreiro
5 days to Santiago – Triacastela
4 days to Santiago – Sarria
3 days to Santiago – Portomarin
2 days to Santiago – Melide
1 days to Santiago – Pedrouzo
(Varış)0 days to Santiago – Santiago de Compostela

Santiago'dan sonra Finisterra 93 km. 3 veya 4 gün daha yürüyüş.

Bu plana göre yürüyüş gününü, tarihini belirleyebilirsiniz. Bunlar ortalama 25 km/günlük bir yürüyüşe göre planlandığından varılacak şehirler değişebilir. Bu şehirler güzergah üzerinde olduğundan her halukarda uğrayacağım belirli şehirler.

3 Nisan 2007 Salı

Gece Yürüyüşü 6 km

Bugün işlerin yoğun olması ve akşamda Mevlana yılı organize komitesi toplantısı olması nedeniyle epey geç eve geldim.

Eve geldiğimde Nederlandse Genootschap van Sint Jacob derneğinden yürüyüş karne ve belgelerin geldiğini görüp sevindim. Ayrıca ısmarlamış olduğum kitap ve cd'lerde gelmişti. CD'lerde eski zamanların kilise ilahileri var. Bakalım bizim ilahilerden farkı varmı.

Hayatımda değişiklik yapıp gece vakti yürümeye karar verdim. Evden çıkıp tren istasyonunun önünden geçerek bu sefer güney sahili istikametine yürümeye karar verdim. Bu taraf daha köye yakın ve kuzey sahili kadar akşam ve geceleri ıssız değil.

Turist sezonu henüz başlamadığından akşamın geç vakti ve geceleyin köyde yaşadığının farkına varıyorsun. Sokaklar boş ve sukunetli. The Grand Prix restauranta uğrayıp kuzenim Osman'a merhaba diyorum. Restoran boşalmış temizlik yapıyorlar. Yoluma Holland Casino önünden geçerek devam ediyorum. Deniz kenarındaki güney bulvarına gelmeden köşede tamirat halindeki Birbey restoranı görüyorum. Açılışa az kaldı zannedersem. Amsterdam'dan sonra sevgili dostumuz Sami beyin enfes yemeklerini köyümüzdede yiyebileceğiz. Amsterdam Bir Bey restoran yazlık mekanını köyümüze açması köyümüz yemek kültürü için büyük bir atılım.

Deniz gecenin bu vakti hafif dalgalı havada soğuk sayılır. Hafiften üşüyorum. Denizde ağır yük gemileri tesbih gibi dizilmişler. Ijmuiden kasabası üzerinden Kuzeydenizi kanalı ile Amsterdam limanına ulaşacak olan gemiler kilometrelerce dizilerek limana giriş sırası bekliyorlar. Fenerleri denizi bu akşam olan dolunayla birlikte aydınlatıyor. Yakamozlar ışıl ışıl etrafa berraklık sağlıyorlar.

Sahile daha yakın bölümde bir iki karides teknesi var. Küçük taneli kuzey denizi karidesini avlıyorlar. Kultive karidesten daha lezzetli olan bu karidesleri bulmak son yıllarda epey zorlaştı. Sahile yolunuz düşerse küçük Hollanda karideslerini özellikle isteyiniz.

Biraz ilerde sahil restoranlarından Take 5 tüm ışıkları açık olarak personeli eğitiyor. Yaza hazırlık sahil esnafı için gece gündüz çalışılarak hazırlanıyor.

Bulvarın sonunda yol sola kıvrılarak yeniden köye doğru dönüyor. Bundan sonra yanlız bisiklet ve yaya patikası var. Noordwijk aan Zee'ye giden. Bende arka yol üzerinden geriye dönüyorum. Dolunayı seyrederek yürürken birde irkiliyorum. Bir köpek, sessiz. Birden elinden olmadan hayal dünyasından dönerek korkuyorsun. Bakıyorum tahtadan oyulmuş köpek maketi. Gece vakti canlı köpeğe benziyor. Kendime gülüyorum. Daha dağlarda yürümeden köyde korkmaya başladım diye.

Şimdi yorgun ve huzurlu bir şekilde uyuyacağım.

Hızlanıyorum galiba


Dün akşam 7,2 km'yi 1 saat 3 dk'da yürüdüm. Ayakkabılarda artık çarpmıyor. Deniz kenarı ve sahil yaza hazırlık aşamasında hummalı bir çalışma içinde.


Kışa girerken sökülen restoranlar ve kafeler yeniden inşa ediliyor. Her yerde harfiyat çalışmaları var. Bu sonbahar ve kış epey fırtınalı geçtiğinden sahilde kumların yeniden tanzim edilmesi gerekiyor. Akşam güneşi yavaş yavaş denize batarken, o güzel kızıllık yürümek için başlı başına bir neden oluyor.


Bugün eski ve yeni dostlar telefon edip aradılar. Haberlerde okuyan olmuş, internette gören olmuş.

Belçikadan dostum Erkan Çalık aradı. Belçikadan katkıda bulunabileceğini ve yürümeye ilk gün olarak katılabileceğini belirtti. Kendisini ve diğer Belçikadan ilk güne gelecek olanları memnuniyetle kabul edebiliriz.


Türkiyeden hayatta olan en sevdiğim insanlardan biri olan Hilal Öztürk aradı. O kadar duygulandımki anlatamam. Gözlerim doldu. 2 dk daha fazla telefonda kalsa ağlayacaktım. Sevgili dostum güzel duyguların için teşekkür ederim.

Hayat yolculuğunda bana yaşattığın çok güzel anılar için ve varolduğun için.

1 Nisan 2007 Pazar

Pazar sabah yürüyüşü 7.6 km

Her hayat bir yolculuktur. Hayatın uzunluğu zamanı görmenizi sağlıyor. Yürüyüşlerde bazen zaman içinde bulunduğunuz yeri zaman dilimini görmenizde yardımcı unsur olabiliyor.

Bu sabah güneşli bir Hollanda bahar sabahı. Kısa pantalonumu giyip çıktım, ilk anlar biraz serin gelsede iyi oldu.

Pazar sabahları köyde yaşadığını anlaman için iyi günlerden bir sabah erken kalkıp kiliseye gidenler var. Bende kapıdan çıkıp sağa döndüğümde çocukluğumdan beri tanıdığım Maaike ve kocasını, köpekleriyle sahil yürüyüşünden dönerken ayaküstü yakaladım. Köylülerinin ve tanıdıkları birinin bu kadar uzun yürüyüşü yapacağından duydukları gururu bildirdiler. Eski çocukluk arkadaşlarının senin için mutlu olduklarını görmen hakikatten çok güzel bir duygu.

Denize paralel giden yola çıktığımda hem pazar sabahının tadını çıkaran insanlara rastladım hemde sağımda araba yarış pistinin uzaktan arı fısıltılarını anımsatan yarış arabalarının çıkarttıkları sesleri duymaya başladım. Gelecek hafta sonu geleneksel paskalya yarışları var. Yarış deneme sürüşlerine şimdiden başlamışlar.

Çocukluğumda köyümüzdeki hemen her çocuk gibi bende ünlü bir araba yarışcısı olmayı hayal etmiştim. Arkadaşlarımızda Jan Lammers bir dönem F1'de yarıştı. Ünlü Le Mans 24 saat yarışlarını kazanarak ün yaptı. Şimdilerde Hollanda A1 yarış timi direktörü. Frans Förösz, Macar asıllı, Formula 2 yarışlarında başarılar elde etti. Onların başarılarıyla ben ve köyümüz gurur duyduk.


Deniz ve yarış pisti arasında kalan yola paralel patika yolda yürüyüşüme devam ederken 1979 yılında disco dönüşü bizim köye yakın başka bir köyden gelirken arabayı kullanan arkadaşın sarhoş olmasından dolayı kaza yaparak sakat kalan bir başka çocukluk arkadaşıma denk geldim. Oda 3 tekerlekli arabasıyla geziye çıkmış. Pieter kazada arabada olan 7 gençten sağ kalan tek kişi. Arabanın içinde yer olmadığından başak bir çocukla bagajda yatarak gelen Pieter ambulans ve polis tarafından kazadan 3 saat sonra bulundu ve şans eseri hayatta kaldı.
O 3 tekerli arabasıyla gaz vererek hızla yoluna devam etti bende saatte ortalama 6 km hızla yürümeme devam ettim.

Hayat denilen yolculuk bazen örnek olmanı bazen örnek almanı sana öğretiyor. Yeri geldiğinde içinden gelerek arkadaşların, dostların akrabalarınla gurur duyup mutlu olman gerekiyor, yeri geldiğindede seninle gurur duyabilecekleri işler yapmanı gerektiriyor.

Dönüş yolunda deniz sağımda kaldı. Tuzlu deniz havasını soluyarak. Yaşam denilen yolculuğun bana vermiş olduğu nimetlere şükrederek eve geldim.

Kızım evde beni bekliyordu.