13 Mayıs 2008 Salı

1 Mayıs 2008 Corcurbion - Finisterre 12 km

Finisterre Sahil kıyısı. Issız plajda kendi ayak izlerini görebilirsin.
John From Australia. Aslen Maltalı.
Italyan kahvesinde sabah çayı ve dondurma. Sabah sabah dordurmada yenirmi demeyin. Afiyetler sizde yeyin keyfini çıkarın.


Sabah pek erken uyanmıyoruz. Nasıl olsa bugün son yürüyüş günümüz ve yolumuz çok kısa, sadece 12-13 kilometre. Yolun ilk bölümü asfalt üzerinden ve küçük yerleşim birimlerinden geçiyor. İlk bulduğumuz açık cafeterya pizzacı karışımı bir yere giriyoruz. Sahibi İtalyan Almanya'da uzun yıllar gurbetci olarak çalışmış ve sonunda bu kasabaya yerleşme kararı almış. Yani yeniden gurbet. Ama gurbete rağmen mutlu bir insan. Sonuçta herkes bir yere yerleşme kararı aldığında yeni bir vatan oluşuyor. Yeni vatana alıştığın sürece kişisel mutluluğunda çoğalıyor. Bu bizim gibi Hollanda ve diğer avrupa ülkelerinde yaşayan Türkler içinde geçerli.

Yolda Avusturyalı genç Johannes ile konuşuyoruz. Ahçıymış. İşinden mutluluk duyan bir genç ve yürümekten zevk alan biri. Dün 52 kilometre yürümesine rağmen bugün epey dinç ve sevinçli.

Yolda John yine Hermann Hesse üzerine konuşmaya başladı. Siddharta ve Sedat arasında bağlantılar kurmakla meşgul. Johannes, benim yanımda Siddharta Almanca olarak var diyor. Dördümüzde şaşkınız. Annemarie, John ve ben 2 günden beri bunu konuşuyoruz. Johannes yola çıkmadan ablasının verdiği Siddharta kitabını okuyor ve yolu bu kısmında bize denk geliyor. Tesadüfün bu kadarıda bizi şaşırtıyor.

Daha sonra kitabı okudukça kitap ve Hermann Hesse beni dahada çok şaşırtacak.

Zevkli konuşmalar ve şakalarla ilerlerken birden şaşırıyoruz. karşımızda deniz ve pırıl pırıl bir plaj. Gündüz yakamozları diyebileceğimiz pırıltılar denizin ve kumları yalıyor. 3 yaşlı çocuk ve bir genç adam deniz kabukları topluyoruz. Yassı deniz kabuklarına ilk defa denk geliyorum. Arkadaşlara dağıtmak üzere epey topluyoruz. Deniz kabuğu aynı zamanda Santiago yürüyüşününde simgesi.

Plajda kumların üstünde yürümek inanılmaz bir zevk. Herhangi biryerde sizde kumların üstünde yürüyün. Deniz kabuklarının ve kumun hışırtısı ayaklarının altında sana bir deniz masalı anlatır ve sen bunu gözlerin kapalı dinlersen denizin sana anlatmak istediklerini ve hayatın önemini anlarsın.

Daha doğrusu hayatın ve senin bu hayat içinde olan önemsizliğini.

Hayatın önemi seni hayatın ne kadar önemsemediği kadar önemli.

Plajın sonunda yeniden asfalt yola çıkıyoruz. Denizin gördüğün sürece denizin büyüsüde devam ediyor. Biz yolumuzun sonuna geliyoruz. Ama hayat her zaman sen yolun sonunda olsan bile bu yola yeni başlayanların olduğunu söylüyor. Bu burada böyle ama sizin hayatınızdada böyle. Siz yolun belirli bir yerindeyken yeni başlayacak olanlar doğuyor. Bazen de yolun bir yerinde sizden önce burada olanlarla ve sizden sonra gelenlerle yolunuz ve hayatınız çakışıyor.

Bu yolda olduğu gibi yolunuza çıkanlar için şükredin ve bunu hayatınızın, kısada olsa, güzel bir parçası yapın.



Hiç yorum yok: